Mirasın Hükmen Reddi

Hukuksistemimizde, mirasın yasal ve atanmış mirasçılara geçişinde külli halefiyetilkesi benimsenmiş olup, bu ilke gereği miras yasal ve atanmış mirasçılaramirasbırakanın ölümü veya ölüme denk tutulan bir durum üzerine kendiliğindengeçtiği gibi, mirasçılar mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak (kendimalvarlıklarıyla) sorumlu olurlar. Yasal ve atanmış mirasçılar mirasçı olmayıistemeseler, hatta mirasbırakanın ölümünden haberdar olmasalar bile mirasçılıksıfatını kazanmakta ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sınırsız birşekilde sorumlu tutulmaktadırlar. Bu sistemin mirasçılar için sakıncalısonuçlara yol açabileceğini düşünen kanun koyucu, tereke borçlarına karşımirasçıları korumak ve onların mirasbırakanın borçlarından sorumluluğunutamamen ortadan kaldırmak için mirasın reddi kurumunu yaratmıştır. (Doç. Dr.Hasan PETEK, ‘MirasınHükmen Reddi’, Dergipark, s. 2191)

Mirasınreddi Türk Medeni Kanunu’nun 605.-618. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. TürkMedeni Kanunu’nun 605.maddesinde “Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemedenaczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.”denilerek karine olarak mirasın hükmen reddedilmiş sayılacağı kabuledilmiştir. Kanunda ifade edilen borca batık terekenin kabulü ve iktisapedilmesi yalnızca açık veya zımni olarak yapılan kabul beyanıyla mümkündür. Mirasınborca batıklığı her türlü delille tespit edilebilmektedir. Mirasın hükmen reddidavasının kabul edilebilmesinin en önemli koşulu, murisin vefat ettiğitarihteki borçlarının tüm alacak ve malvarlığından fazla olmasıdır. Mirasınreddi davasını açabilmek için mirasın örtülü veya açık kabulü sayılabilecekdavranışlarda bulunulmaması gerekmektedir.