Kötüniyet tazminatının şartları ile ilgili olarak, öncelikle ne zaman hükmedileceğini incelemeyi yararlı buluyoruz.
İş güvencesi kapsamı dışında kalan işçilerin iş sözleşmeleri fesih hakkı kötüye kullanılarak işveren tarafından sona erdirilmesi durumunda kötüniyet tazminatına hükmedilir. İşverenin iş akdini ayrım yasakları ihlal ederek sona erdirmesi durumu da esasen hakkın kötüye kullanılması teşkil eder. Bu nedenle ayrımcılık yapılarak iş akdinin sona erdirilmesi esasen kötüniyetin özel bir türü olmasından dolayı söz konusu durumda ayrımcılık tazminatı ile kötüniyet tazminatına birlikte hükmedilemeyecektir.
İş Kanunu hangi tazminatların hangi durumda istenemeyeceğini açıkça hüküm altına almıştır. Örneğin; İş güvencesi kapsamında olan işçilerin kötü niyet tazminatı isteyemeyeceğini (İK 17/6), ayrımcılık tazminatı ile sendikal tazminatın birlikte istenemeyeceğini (İK 5/6) açıkça düzenlemiştir. Ancak kanun iş güvencesi tazminatı ile ayrımcılık tazminatını birlikte isteyemeyecekleri konusunda herhangi bir öngörüde bulunmamıştır. Kanunun bu noktada susması nedeniyle ve işçi lehine yorum ilkesi gereğince hem iş güvencesi tazminatının hem de ayrımcılık tazminatının birlikte istenebileceği görüşünün benimsenmesi uygun olacaktır. İş güvencesi kapsamındaki işçilerin iş akitleri İşveren tarafından feshedilmesi durumunda, işverenin işçiyi işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı tutulmadan işçinin ayrımcılık tazminatını ( tıpkı sendikal tazminatta olduğu gibi ) istemesine herhangi bir engel bulunmamaktadır.
İşverenin eşit işlem borcuna aykırı olarak ayrım yasaklarını ihlal etmesi durumunda söz konusu hali işçi ispat etmek durumundadır. Ancak işçinin bu durumu ispatlaması mutlak anlamda zor olduğundan , kanun işçinin bir ihlalin varlığı ihtimalini güçlü bir biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren böyle bir ihlalin mevcut olmadığını ispat etmekle yükümlü olur’ diyerek işçiyi ispat konusunda rahatlatmıştır. Yargıtay ise bir kararında şu şekilde içtihat etmiştir. “…..Davacı tanıklarının hamile olup doğum yaptıktan sonra çalıştırılmaya devam edilen işçilerin bulunduğuna yönelik beyanlarına göre davalı işyerinde hamile kalan veya doğum yapan kadın işçiler yönünden iş akitlerinin sırf bu nedenle feshedildiği ve ayrımcılık yapıldığı davacı tarafça ispatlanamadığından şartlan oluşmayan talebin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.’’ Yargıtay kararında işçinin ayrımcılık yapıldığını ispatlayamamasından dolayı söz konusu kararı bozmuştur.
İş ve Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklı hususlarla ilgili olarak avukatlık hizmetlerimiz bakımından bilgi almak için iletişim kısmında yer alan bilgilerden bizimle iletişime geçebilirsiniz
Cihan Orhan Hukuk Bürosu © Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu Avukat Web Sitesi içerisinde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir