Çalışma hayatında, bazı işverenlerin işçi işe girerken veya çalışmasına devam ederken, kıdem tazminatı ödememek amacıyla işçiden gerçek iradesini yansıtmayan istifa dilekçesi aldıkları görülmektedir. Bu durumlar; istifa dilekçesinin geçerliliği sorununu da beraberinde getirmektedir.
Öncelikle belirtmeliyiz ki, çalışma hayatında ekonomik olarak güçlü konumda bulunan işverenin, bu gücünü işçiye karşı bir baskı aracı olarak kullanmaması ve işçiyi irade fesadına uğratmaması gerekmektedir. Böyle bir durumda, deliller değerlendirilerek istifanın geçerli olmadığı sonucuna ulaşılabilir. Bu durumda gerçekte işverenin iş sözleşmesinin haksız feshi söz konusu ise, işçi lehine kıdem tazminatına ve ihbar tazminatına hükmedilebilir. Konuya ilişkin görüşümüzü destekler bir Yargıtay Kararı şöyledir:
“Davacı, davalı şirketin muhtelif işyerlerinde satış elemanı olarak 01.03.1996-01.03.2005 tarihleri arasında aralıksız çalıştığını, iş akdinin davalı işverence işlerinin iyi gitmediği gerekçesi ile sonlandırıldığını, ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının iş akdinin davalı şirket tarafından sona erdirilmediğini, aksine davacının kendi serbest iradesiyle istifa ederek iş akdine son verdiğini bildirerek yerinde bulunmayan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece istifa belgesine değer verilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Cihan Orhan Hukuk Bürosu © Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu Avukat Web Sitesi içerisinde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir