İş kazası kısaca; işçinin iş yerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, işçinin işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmak için geçen zamanlarda, işçinin işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere götürülüp getirilmesi sırasındaki hal ve durumların birinde meydana gelen ve işçiyi hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaya denir.
Öncelik sağlıkta olacağından, ilk yardımın yapılması ambulansın çağrılması gerekmektedir. Akabinde eğer işçi kendisini iyi hissediyorsa veya güvendiği bir arkadaşına kazanın olduğu yerin ve yaralanan bölgesinin fotoğrafını çekebilir, çektirebilir. Zira iş kazası davalarında kusur incelemesi yapılırken, işverenin kusurunun gösterilebilmesi için, çalışılan yerde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınıp alınmadığının da belirlenmesi gerekmektedir. Bazen arada zaman geçtiğinde işverenlerin buraya önlemleri alıp, sanki önceden de varmış gibi hareket edebildikleri görülmektedir. Bunun önüne geçebilmek için kazanın olduğu yerin fotoğraflarının alınması yararlı olabilecektir.
iş kazası geçiren işçi öncelikle kaza neticesindeki yaralanması ile ilgili tıbbi prosedürleri takip etmesi; akabinde mümkünse kaza geçirilen yerin fotoğraflarını alması, hastaneye gittiğinde olayın iş kazası olduğunu söylemesi ve kazanın sorumlularından şikayetçi olması yararlı olacaktır.
iş kazası geçiren işçi, maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Bu davalarda; tedavi giderlerini, çalışamamaktan kaynaklanan zararını, sürekli iş göremezlik halinde ileride uğrayacağı zarar ve kaybını; işçinin kaza sonucunda ölümü halinde ise hak sahipleri destekten yoksunluk ile manevi üzüntülerinin dindirilmesine yönelik manevi tazminatını talep edebilirler.
İş kazasından kaynaklanan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Bunun dışında genel yetki kuralı uyarınca; açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir. Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
iş kazası davaları; öncelikle davanın açılacağı yerde varsa iş mahkemelerinde; bu ihtisas mahkemeleri bulunmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemelerinde açılır. Dolayısıyla iş kazasına ilişkin tazminat davası açmadan önce, dava açacağınız yerde iş mahkemesi olup olmadığını araştırmanızda yarar bulunmaktadır. Zira yanlış mahkemede dava açılması yargılamanın uzamasına ve masrafların artmasına neden olacaktır.
İş kazası davaları, öncelikle delillerin toplanma hızına; bir başka ifadeyle işçinin uğradığı iş kazasının nasıl meydana geldiğine-kusur oranlarına-zarar miktarlarına ilişkin tanık, bilirkişi, keşif vs. unsurlara bağlıdır. Öncelikle bu deliller toplanıp, dosya bilirkişiye gönderilmekte; mahkeme gerekli görürse kazanın olduğu yerde keşif yapılmakta ve sonra dosya zararın hesaplanması için hesap bilirkişisine gönderilmektedir. İş kazası mahkemesi ne kadar sürer sorusuna cevap ararken anılan bilirkişi raporları, hâkimin karar vermesinde yardımcı olmaktadır.
İş kazası tazminat davalarında maluliyet oranının belirlenmesi de çok önemlidir. Zira işçinin sürekli olarak ne kadar zarara uğrayacağı hem çalıştığı, çalışacağı hem de emekli olduğu aktif-pasif dönemler için ortalama yaşam süresi de göz önüne alınarak tazminat hesapları yapılmaktadır. Dava süresi için, kesin bir süre belirtememekle birlikte ortalama 1-3 yıl sürmektedir.
İş kazası geçiren işçinin hemen işten çıkışının yapılması doğru olmayıp, sigorta bildirimlerinin devam ettirilmesi gerekmektedir.
İş Kanunu m.48/II’ye göre; “Hastalık nedeni ile çalışılmayan günlerde Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından ödenen geçici iş göremezlik ödeneği aylık ücretli işçilerin ücretlerinden mahsup edilir.” Dolayısıyla aylık ücret ödenen işyerlerinde işveren işçinin tam maaşını öder, SGK'dan işçinin aldığı ücret mahsup edilir. Bazı işverenler, elden ödeme yapıp primi tam bildirmediğinden, işçinin SGK'dan alacağı maaşı düşürmektedirler. Bu durumda fark kısmını da işverenin ödemesi gerekmektedir
Hukuk büromuzda avukatlık asgari ücret tarifesinden az olmamak kaydıyla; iş kazasının oluş şekline, zarara, maluliyete bağlı olarak uygun bir vekalet ücreti belirlenmektedir. Bizim için önemli olan işçinin haklarını savunmak, davayı kazanmak ve tahsil edilen parayı işçiye zamanında vermek olup; vekalet ücretimiz de verdiğimiz emeğin karşılığı işçiler tarafından gönül rahatlığıyla ödenmektedir.
Cihan Orhan Hukuk Bürosu © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir