Askerlik nedeniyle işten ayrılma hakları, yürürlükte olan 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14'üncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu konuya “İşçi, Askerlik Nedeniyle Ne Zaman İşten Ayrılabilir?” makalemizde de ayrıntılı olarak değindiğimizden, bu makalemizde askerlik nedeniyle işten ayrılmak için gerekli makul sürenin ne olduğu üzerinde durmak istiyoruz.
Askerlik nedeniyle işten ayrılmak isteyen işçi makul süre içinde, iş sözleşmesini feshettiğini işverene bildirmelidir. Aksi takdirde iş sözleşmesinin askerlik nedeniyle feshedilmediği kabul edilecek ve işçi kıdem tazminatına hak kazanamayacaktır. Makul sürenin ne olduğu konusunda Yargıtay’ın farklı kararları bulunmaktadır.
Yargıtay bir kararında işten ayrıldıktan 3 ay sonra askere giden kişinin muvazzaf askerlik amacıyla işten ayrıldığına ve bu nedenle kıdem tazminatı alacağına karar vermiştir:
“Davacı 3.2.1956 tarihinde .. işyerinde çalışmaya başlamış 28.2.1958 tarihinde işten ayrılmıştır. Bu ayrılışı müteakip 26.5.1958 tarihinde muvazzaf askerlik hizmetine başlamıştır. Bu durumda ayrılışın askerlik amacıyla olduğunun kabulü ve bu sürenin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gerekir.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi T. 01.03.1994, E. 1993/10594, K. 1994/3038)
Askerlik sebebiyle işten ayrılan işçinin işi bıraktığı tarihle, askere alınması arasında uzun bir süre geçmişse, işçinin akdi muvazzaf askerlik hizmeti nedeniyle feshettiği kabul edilmeyecektir. Yargıtay 5 ay sonra askere gideceği için işten ayrılan fakat bu sürede başka bir işe başlayan işçinin, iş sözleşmesini askerlik nedeni ile feshetmediğine ve kıdem tazminatı alamayacağına karar vermiştir:
“Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı 01/06/2011 tarihli dilekçesi ile askerlik nedeni ile 30/06/2011 de görevi bırakacağını belirtmiş ve 30/06/2011 den sonra işyerine gitmemiştir. Her ne kadar 30/11/2011 de askere sevk edilmiş ise de fesih tarihi ile askere sevk tarihi arasında geçen süre makul sayılamayacak kadar uzun olduğu gibi, davalı davacının bu dönemde yeni işte çalıştığına dair bir kısım deliller sunmuştur. Bu durum karşısında davacının iş sözleşmesini askerlik nedeni ile feshetmediği, kıdem tazminatı koşulları gerçekleşmediği anlaşıldığından kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi T. 9.3.2015, E. 2013/14764, K. 2015/9463)
Yine Yargıtay işten ayrıldıktan 14 ay sonra askere giden kişinin kıdem tazminatı alamayacağına karar vermiştir:
''Olayda ... davacının işyerinden ayrıldıktan 14 ay sonra askere gittiği anlaşılmaktadır. Aradan geçen bu uzun süre dikkate alındığında ,iş akdinin muvazzaf askerlik nedeniyle bozulduğunun kabulü mümkün değildir.'' (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi T. 17.2.1986, E. 71, K. 1686)
Ancak muvazzaf askerlik hizmeti nedeniyle hizmet akdini sona erdirip işten ayrılan işçinin, bazı zorunluluklar yüzünden askere geç gitmesi, kıdem tazminatının ödenmesine engel olmayacaktır. Örnek olarak Yargıtay’ın şöyle bir kararı bulunmaktadır:
“...davacı 2.1.1958 tarihinde muvazzaf askerlik dolayısıyla işyerinden ayrılmış ancak 3.6.1958 tarihinde askere sevk edilmiştir. İşyerinden ayrılış tarihi ile sevk tarihi arasında sebep bağlantısını kesmeyerek muhik bir sürenin araya girmesi hakkı ortadan kaldırmaz. Muhik süre işçinin sosyo-ekonomik durumu, çevre, örf ve adet özellikleri nazara alınarak takdir edilmesi gerekir. Üstelik davacı kardeşinin askerde olması nedeniyle kendisinin askere sevkinin ertelendiğini ileri sürmektedir. Bu hususlar araştırılıp sonuca göre karar vermek gerekirken aksine yazılı şekilde karar verilmesi bozma sebebi sayılmıştır.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi T. 12.12.1984, E. 9719, K. 11051)
O halde, “işçi askerlik nedeniyle ne zaman işten ayrılabilir?” sorusunun net bir cevabı olmamakla birlikte Yargıtay içtihatları uyarınca işçinin makul bir süre önce iş sözleşmesini feshettiğini işverene bildirmesi gerekmektedir. Ayrıca iş sözleşmesinin askerlik nedeniyle feshedildiğinin “askerlik sevk belgesi” gibi belgelerle ispatı gerekmektedir.
Cihan Orhan Hukuk Bürosu © Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu Avukat Web Sitesi içerisinde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir