İş kazası avukatı Ankara sözcüğünün internette sıkça aranmasının nedenlerinden en önemlisi, ülkemiz gibi iş sağlığı ve güvenliği bilincinin işveren ve işçilere tam olarak yerleşmemiş ülkelerde iş kazalarının çok sık yaşanması ve işverenlerin işçilerin yaşadıkları acılara duyarsız kalmalarıdır. İş davaları önemli ve uzun süren davalardır. Birçok iş kazası davasının bir de ceza davası boyutu da vardır.
İş kazası kısaca; işçinin iş yerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla,işçinin işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmak için geçen zamanlarda, işçinin işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere götürülüp getirilmesi sırasındaki hal ve durumların birinde meydana gelen ve işçiyi hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaya denir.
Öncelik sağlıkta olacağından, ilk yardımın yapılması ambulansın çağrılması gerekmektedir. Akabinde eğer işçi kendisini iyi hissediyorsa veya güvendiği bir arkadaşına kazanın olduğu yerin ve yaralanan bölgesinin fotoğrafını çekebilir, çektirebilir. Zira iş kazası davalarında kusur incelemesi yapılırken, işverenin kusurunun gösterilebilmesi için, çalışılan yerde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınıp alınmadığının da belirlenmesi gerekmektedir. Bazen arada zaman geçtiğinde işverenlerin buraya önlemleri alıp, sanki önceden de varmış gibi hareket edebildikleri görülmektedir. Bunun önüne geçebilmek için kazanın olduğu yerin fotoğraflarının alınması yararlı olabilecektir.
İş kazası geçiren işçi öncelikle kaza neticesindeki yaralanması ile ilgili tıbbi prosedürleri takip etmesi; akabinde mümkünse kaza geçirilen yerin fotoğraflarını alması, hastaneye gittiğinde olayın iş kazası olduğunu söylemesi ve kazanın sorumlularından şikayetçi olması yararlı olacaktır.
İş kazası geçiren işçi, maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Bu davalarda; tedavi giderlerini, çalışamamaktan kaynaklanan zararını, sürekli iş göremezlik halinde ileride uğrayacağı zarar ve kaybını, manevi zararını; işçinin kaza sonucunda ölümü halinde ise hak sahipleri destekten yoksunluk ile manevi üzüntülerinin dindirilmesine yönelik manevi zararının tazminini talep edebilirler.
İş kazası davaları, öncelikle delillerin toplanma hızına; bir başka ifadeyle işçinin uğradığı iş kazasının nasıl meydana geldiğine, kusur oranlarına, zarar miktarlarına ilişkin tanık, bilirkişi, keşif vs. unsurlara bağlıdır. Öncelikle bu deliller toplanıp, dosya bilirkişiye gönderilmekte; mahkeme gerekli görürse kazanın olduğu yerde keşif yapılmakta ve sonra dosya zararın hesaplanması için hesap bilirkişisine gönderilmektedir. Anılan bilirkişi raporları, hâkimin karar vermesinde yardımcı olmaktadır.
İş kazası geçiren işçinin hemen işten çıkışının yapılması doğru olmayıp, sigorta bildirimlerinin devam ettirilmesi gerekmektedir.
İş Kanunum. 48/II’ye göre; “Hastalık nedeni ile çalışılmayan günlerde Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından ödenen geçici iş göremezlik ödeneği aylık ücretli işçilerin ücretlerinden mahsup edilir.” Dolayısıyla aylık ücret ödenen işyerlerinde işveren işçinin tam maaşını öder, sgk dan işçinin aldığı ücret mahsup edilir. Bazı işverenler,elden ödeme yapıp primi tam bildirmediğinden, işçinin sgk dan alacağı maaşı düşürmektedirler. Bu durumda fark kısmını da işverenin ödemesi gerekmektedir.
Cihan Orhan Hukuk Bürosu © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir