Ülkemiz de iş sağlığı ve güvenliği önlemleri tam olarak alınmadığından, işverenlerde ve işçilerde iş sağlığı ve güvenliği bilinci tam olarak oluşmadığından ve işverenler işçilerin yaşadıkları acılara duyarsız kaldıklarından, iş kazaları maalesef çok sık bir şekilde meydana gelmektedir. Ankara iş kazası avukatı olarak bu yazımızda merak edilen bazı soruları cevaplayacağız.
Öncelikle iş kazasının ne olduğundan bahsedelim. İş kazası kısaca; işçinin iş yerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, işçinin işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmak için geçen zamanlarda, işçinin işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere götürülüp getirilmesi sırasındaki hal ve durumların birinde meydana gelen ve işçiyi hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaya denir.
İş kazası sonucunda ceza davası ve tazminat davası açılabilir. İş kazası tazminat davası bir işverenin işyerinde çalışan işçinin iş ilişkisi nedeniyle yaralanması veya ölümü halinde, kendisine veya yakınlarına sorumlu işveren tarafından tazminat ödenmesi istemiyle açılan bir maddi ve manevi tazminat davası türüdür.
İş kazası nedeniyle açılacak olan tazminat davası, kazanın meydana gelmesine sebebiyet veren önlem almayan, yükümlülüklerini yerine getirmeyen kişilere yönelik olarak ikame edilecektir. Bu kişi veya kişiler işveren, işverenin çalıştırdığı kişi veya aracı olan kişi olabilir. İş kazası tazminat davalarını kural olarak zarar gören kişi açabileceği gibi, kaza sonucu ölen kişinin desteğinden yoksun kalan kişi veya kişiler tarafından açılabilir. Davanın yetkili ve görevli mahkemede açılması gerekmektedir.
İş kazası geçirdim dava açabilir miyim diye soran işçilere vereceğimiz yanıt “elbette dava açabilirsiniz” olacaktır. Yukarıda da anlatıldığı gibi iş kazası geçiren işçi, uğradığı maddi ve manevi zararının tazminini iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almayan, kusurlu işverenden dava ile talep edebilecektir.
İş kazası davaları ne kadar sürede sonuçlanır sorusunun cevabı, iş kazasının niteliğine, kaza sonucu meydana gelen zarara, davacı ve davalının sürelere riayet etmesine, tanıklara, davayı görecek mahkemenin kalem personeline ve hakimine gibi birçok etmene bağlıdır. Ancak iş kazası davaları sürecini bilen Ankara iş kazası avukatı olarak, süreci hızlandırmak için gerekli özeni göstermekte, kesin süreleri takip etmekteyiz. Dolayısıyla açtığımız davalar daha kısa sürede sonuçlanabilmektedir.
İş kazası neticesinde işçinin yaralanması durumunda, kural olarak maddi ve manevi zarara uğrayan işçi dava açabilir. Bu davalarda; tedavi giderlerini, çalışamamaktan kaynaklanan zararını, sürekli iş göremezlik halinde ileride uğrayacağı zarar ve kaybını talep edebilir. Manevi tazminat davasını kural olarak sadece cismani zarara uğrayan kişiler açabilmektedir. Kaza geçiren işçi bu davayı açmadan ölmüşse dava açma hakkı mirasçılara geçmez; ancak işçi dava açmış ve sonra ölmüşse mirasçıları bu davayı takip edebilirler. Ayrıca belirtmek isteriz ki, Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca ağır bedensel zarar hâlinde, zarar görenin yakınlarına da manevi tazminat talep etme hakları vardır. Yüksek Mahkeme bir kararında şu gerekçe ile eş ve çocukların manevi tazminat isteyebileceklerine hükmetmiştir: “Olay nedeniyle, doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan davacının, eş ve çocuklarının ruhsal sağlığı ağır şekilde bozularak şok geçirip tedavi olmak zorunda kalmaları durumunda illiyet bağı gerçekleşmiş sayılacağından Borçlar Kanunu’nun 47. maddesine dayanarak manevi tazminat isteyebilirler”
İş kazası sonucunda işçinin ölmesi durumunda ise, işçinin desteğinden yoksun kalan kişi veya kişiler destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilirler. Destekten yoksun kalma tazminatını talep edebilecekler, işçinin iş kazası sonucunda ölmesi halinde hayattayken bakmakla yükümlü olduğu ya da işçinin desteğine muhtaç olan eş, çocuk ya da diğer yakınları gibi işçinin ölmesi sonucunda onun desteğinden yoksun kalacak kişilerdir. Destek kavramı hukuki bir ilişkiyi değil fiili bir durumu ifade eder. Ne hısımlığa ve ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır. Ayrıca ilgililer, işçinin ölümü nedeniyle kendi açılarından manevi tazminat talepli dava açabilirler.
İş kazası sonucunda işçinin ölmesi durumunda işçinin bakmakla yükümlü olduğu yakınları destekten yoksun kalma istemiyle maddi tazminat davası açabilir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, iş kazası neticesinde ölüm hadisesinin gerçekleştiği zaman ortaya çıkacak tazminat türüdür. Nitekim bu tür tazminatın doğası gereği, iş kazası veya meslek hastalığı neticesinde bir ölüm meydana gelmeli, ölenin yakınlarının bu şahsın desteğinden yoksun kalacak olmaları gerekmektedir. Gerçekten de işçinin iş kazası neticesinde ölmesi halinde; işçinin varsa eşi, çocukları ve bakmakla yükümlü olduğu kimseler, işçinin desteğinden yoksun kalacaklar ve maddi açıdan kayba uğrayacaklar. Destekten yoksun kalma tazminatında ana düşünce, ölen şahsın yaşamaya devam etmesi halinde ilgililere desteğe devam edecek olmasıdır.
Öncelik sağlıkta olacağından, ilk yardımın yapılması ambulansın çağrılması gerekmektedir. Akabinde eğer işçi kendisini iyi hissediyorsa veya güvendiği bir arkadaşına kazanın olduğu yerin ve yaralanan bölgesinin fotoğrafını çekebilir, çektirebilir. Zira iş kazası davalarında kusur incelemesi yapılırken, işverenin kusurunun gösterilebilmesi için, çalışılan yerde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınıp alınmadığının da belirlenmesi gerekmektedir. Bazen arada zaman geçtiğinde işverenlerin buraya önlemleri alıp, sanki önceden de varmış gibi hareket edebildikleri görülmektedir. Bunun önüne geçebilmek için kazanın olduğu yerin fotoğraflarının alınması yararlı olabilecektir.
İşçi kaza neticesindeki yaralanması ile ilgili tıbbi prosedürleri takip etmelidir. İşçinin hastaneye gittiğinde olayın iş kazası olduğunu söylemesi ve kazanın sorumlularından şikayetçi olması da yararlı olacaktır.
İş kazası neticesinde işçi yaralanmış ise tıbbi prosedürlerin takip edilmesi gerekmektedir. Hastane masrafları, kullanılan ilaçların faturaları vs. gibi tedavi giderlerine ilişkin belgeler toplanabilir. İşverenler, iş kazası neticesinde çok düşük tazminatlar ödeyerek işçileri dava açmaktan vazgeçirebilmektedir. Oysa destekten yoksun kalma tazminatı, sürekli/ geçici iş göremezlik tazminatı gibi maddi tazminatların hesabı uzmanlık gerektirmekte olup, dava açıldığında bilirkişiler tarafından hesaplanan tazminatlar, işverenler tarafından teklif edilenden çok daha fazla olabilmektedir.
İş kazası durumunda uygulanacak hükümler mevzuatımızda pek çok kanun ve yönetmelik tarafından belirlenmektedir. Bu kanunlardan bazıları şunlardır: 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca yayımlanan yönetmeliklerden bazıları ise şunlardır: Sağlık ve Güvenlik İşaretleri Yönetmeliği; İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik; İşyerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik; Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik; İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği; İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği.
Bir davaya hangi mahkemenin bakacağı, görev ile ilgilidir. Yani iş kazası davası hangi mahkemede açılır sorusu, hangi mahkemenin görevli olduğuna ilişkindir. İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca, iş kazası davaları; iş mahkemelerinde, eğer dava açılacak yerde iş mahkemesi yoksa asliye hukuk mahkemelerinde açılır. Dolayısıyla iş kazasına ilişkin tazminat davası açmadan önce, dava açacağınız yerde iş mahkemesi olup olmadığını araştırmanızda yarar bulunmaktadır. Zira yanlış mahkemede dava açılması yargılamanın uzamasına ve masrafların artmasına neden olacaktır.
Davaya hangi yerdeki görevli mahkemenin bakacağı, yetki ile ilgilidir. Yani iş kazası davalarında yetkili mahkeme sorusu, iş davasının hangi yerdeki mahkemede açılacağına ilişkindir.
İş kazasından kaynaklanan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Bunun dışında genel yetki kuralı uyarınca; açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir. Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
İş kazası tazminat davası, kazanın meydana gelmesine sebebiyet veren önlem almayan, yükümlülüklerini yerine getirmeyen kişilere karşı açılır. Bu kişi veya kişiler işveren, işverenin çalıştırdığı kişi veya aracı olan kişi olabilir.
İş kazası nedeniyle zarara uğrayan işçi ortaya çıkan tüm zararının tazminini bütün sorumlulardan birlikte veya sorumluların her birinden ayrı ayrı müteselsil sorumluluk sebebiyle talep edebilir.
Yüksek Mahkeme’nin bir kararı şöyledir: “Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu ‘müteselsil sorumluluktur’. Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu’nun 2. maddesinin 6.fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı sebebiyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu sebeple meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler”
Netice itibariyle iş kazası davalarında pek çok hukuki prosedür bulunduğundan sürecin daha sağlıklı yürütülebilmesi, daha kısa süre içerisinde sonuçlanması ve hak kaybına uğramamanız bakımından alanında uzman ve tecrübeli Ankara iş kazası avukatı yardımı ile davayı takip etmeniz daha faydalı olacaktır.
Cihan Orhan Hukuk Bürosu © Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu Avukat Web Sitesi içerisinde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir